17 Şubat 2016 Çarşamba

ÇEVİRDİM OLDU: ADIM, ORUÇ ARUOBA

“dil, varlığın meskenidir”*

Oruç Aruoba’nın TRACTATUS Logico-Philosophicus’u Türkçeleştirmesi** Üzerine Değerlendirme


L. Wittgenstein
1 Die Welt ist alles, was der Fall ist.

C. K. Ogden (Translator to English)
The world is everything what is the case.

O.Aruoba
1 Dünya, olduğu gibi olan herşeydir.  (Epistomoloji’den bağımsız, ontolojik bir önerme olarak kendini ortaya koymaktadır)
“Olduğu gibi” hal yerine kullanılmış. “Olan” da hal; o zaman” hal”, herşeydir . Gereksiz bir uzatma: 

“Olduğu gibi” olmayan da var mı? Yok mu? Var da, dünya’ya mı dahil değil,  en azından "olduğu gibi olmayan"ın da olması lazım ve olduğu gibi olanlardan ayrılması lazım; buna kim nasıl karar verecek?  Zaten, o zaman dünya, olandan daha aza indirgenmiş olmaz mı? SONUÇ: Önerme yanlıştır.
Yoksa, zaten böyle bir önerme “dünya; dünyadır” demektir ki; bir açılım getirmez.  

VİKİPEDİA
1 Dünya olup biten her şeydir. (açıklayıcı: fakat fazla hafif/ keza fazla açıklayıcı; ayrıca ontolojik bir görüşe açık bir önerme). 
Dünya  “vaki olan her şeydir”in Türkçesi.  Ama bu, daha sonra aşağıda görüleceği gibi, 1.1. de ifade edilen şey, fazla  erken bir önerme.

D.Özkan
1 Dünya,  KONU*** olan, her şeydir.  (konumuz konulardır; dil felsefesinin doğuşu) (Yapıtın son cümlesinde SUSMALI DERKEN, KONU OLMADIĞINI BELİRTECEKTİR;  sessizlik, (dil yoksa ) konu yok demektir).  Case: en geniş anlamı ile konudur.  Tureng bunu doğruluyor. Kaldı ki, giriş cümlesinin, varlık ile dil/ontoloji, epistomoloji veya (semantik)  arasındaki ilişkiyi tanımlamasından başlamasını beklemek en temel hakkımız.  Aksiyom 1’in konusu her zaman budur ve bu olmalıdır. Konumuz, bizzat konunun kendisidir.  (en mütevazi önerme; kendi içine kapanan önerme).  Kaldı ki, önsözde, Russell, semantik’i sembol  ile ikame ederek, bu yoruma çok yakın duruyor. Durum da olamaz; durum özel bir hale gönderme yapar.

L. Wittgenstein
1.1 Die Welt ist die Gesamtheit der Tatsachen, nicht der Dinge.

C. K. Ogden
1.1 The world is the totality of facts, not of things.

VİKİPEDİA
 (Yok)

O.Aruoba
1.1 Dünya olguların toplamıdır, şeylerin değil.

Doğru gibi, ama hatalı; şeyler tamamen devre dışı değil, ama “toplam” olgu üzerinden oluşturulmalıdır, diyor. Tamam, olgu dolaylı olarak, şeyi içerir. Çünkü şeyi devre dışı bırakırsak, birinci önerme, yanlışlanır; çünkü orada “şey”e göndermede bulunuyor. Kendisince, konu ile şey arasındaki bağlantıyı, olgu üzerinden kotarmış oluyor.  Fakat, bunu yaparken, gene kendisince, olguyu, fenomelojik bağlamda bir olguya gönderme yapmadığını; “fact” üzerinden olana gönderme yaptığını düşünüyor. O zaman, neden daha basiti ve anlaşılırı varken, “olgu”yu kullanıyor: Özetle, olgu terimdir
Dilimize de felsefe ile girmiştir. İngilizcedeki “fact(vaka)” bin yıllardır vardır. Dil felsefenin terimle, üstelik felsefik bir terimle başlaması kabul edilemez veya en azından felsefik vurgusu yüksek bir sözcükle başlaması eleştiriye tabidir.

D.Özkan
1.1 Dünya olanların toplamıdır, şeylerin değil.

Böylece “olan”, hem bağlantıyı, hem de şeyi içermiş olur. Gereksiz bir kısıtlamaya kendimizi mahkum etmemiş oluruz. Çünkü daha henüz, olgu tanımlanmış değil. Olan, bir terim değil, bir “im”; ama konunun jeneratörü.  

* Heidegger, Dil felsefesi üzerine öncelikle genel bir bilgi edinmek isteyenlere, Prof. Ali Osman Gundogan’ın Dil ve Dil-Anlam İlişkisi adlı çalışmasını önerebilirim.  http://www.felsefedersligi.com/FileUpload/op30412/File/ali-osman-gundogan-dil-ve-anlam-iliskisi.pdf

** Doğru ifade Transkripsiyon (kodçeviri, kod geçiş), sözcüğü olmasına rağmen, bu sözcüğün Türkçe kabul görmüş bir karşılığı olmamasından dolayı, “Türkçeleştirme” ifadesini uygun buldum.. Wittgenstein da böyle düşünür, her dilin kodifikasyonu, kripto edişi kendine özeldir.  Çeviri yaparsak, bağlamı yitirebiliriz.


*** Wittgenstein üzerine çevirileri bulunan Doğan Şahiner, konu sözcüğünü, kısmen terimsel bulduğunu ifade etti…  Konuyu, “üzerine konuşulan” olarak tanımlayan biri olarak bu görüşe katılmamakla birlikte, isteyen olursa “konu” yerine, “sözkonu”su kullanılmasına ses çıkarmayabilirim, o da okuyucunun zihninde, daha kolay bir canlandırmaya yol açtığından dolayı.  Kaldı ki, Aruoba da, Türkçeleştirdiği çalışmanın önsözünde, rahatlıkla “konu” sözcüğünü kullanmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder