“dil, varlığın
meskenidir”*
Oruç Aruoba’nın TRACTATUS
Logico-Philosophicus’u
Türkçeleştirmesi** Üzerine Değerlendirme
L. Wittgenstein
1 Die Welt ist alles, was der Fall ist.
C. K. Ogden (Translator to English)
The world is everything what is the case.
O.Aruoba
1 Dünya, olduğu gibi olan herşeydir. (Epistomoloji’den bağımsız, ontolojik bir önerme olarak kendini ortaya koymaktadır)
“Olduğu gibi” hal yerine kullanılmış. “Olan” da hal; o zaman”
hal”, herşeydir . Gereksiz bir uzatma:
“Olduğu gibi” olmayan da var mı? Yok mu? Var da, dünya’ya mı
dahil değil, en azından "olduğu gibi olmayan"ın da olması lazım ve olduğu gibi olanlardan ayrılması lazım;
buna kim nasıl karar verecek? Zaten, o zaman
dünya, olandan daha aza indirgenmiş olmaz mı? SONUÇ: Önerme yanlıştır.
Yoksa, zaten böyle bir önerme “dünya; dünyadır” demektir ki;
bir açılım getirmez.
VİKİPEDİA
1 Dünya olup biten her şeydir. (açıklayıcı: fakat fazla
hafif/ keza fazla açıklayıcı; ayrıca ontolojik bir görüşe açık bir önerme).
Dünya “vaki olan her
şeydir”in Türkçesi. Ama bu, daha sonra aşağıda
görüleceği gibi, 1.1. de ifade edilen şey, fazla erken bir önerme.
D.Özkan
1 Dünya, KONU*** olan,
her şeydir. (konumuz konulardır; dil
felsefesinin doğuşu) (Yapıtın son cümlesinde SUSMALI DERKEN, KONU OLMADIĞINI BELİRTECEKTİR;
sessizlik, (dil yoksa ) konu yok
demektir). Case: en geniş anlamı ile konudur. Tureng bunu doğruluyor. Kaldı ki, giriş
cümlesinin, varlık ile dil/ontoloji, epistomoloji veya (semantik) arasındaki ilişkiyi tanımlamasından
başlamasını beklemek en temel hakkımız.
Aksiyom 1’in konusu her zaman budur ve bu olmalıdır. Konumuz, bizzat konunun
kendisidir. (en mütevazi önerme;
kendi içine kapanan önerme). Kaldı ki,
önsözde, Russell, semantik’i sembol ile
ikame ederek, bu yoruma çok yakın duruyor. Durum da olamaz; durum özel bir hale
gönderme yapar.
L. Wittgenstein
1.1 Die Welt ist die Gesamtheit der Tatsachen, nicht der Dinge.
C. K. Ogden
1.1 The world is the totality of facts, not of things.
VİKİPEDİA
(Yok)
O.Aruoba
1.1 Dünya olguların toplamıdır, şeylerin değil.
Doğru gibi, ama hatalı; şeyler tamamen
devre dışı değil, ama “toplam” olgu üzerinden oluşturulmalıdır, diyor. Tamam, olgu
dolaylı olarak, şeyi içerir. Çünkü şeyi devre dışı bırakırsak, birinci önerme,
yanlışlanır; çünkü orada “şey”e göndermede bulunuyor. Kendisince, konu ile şey
arasındaki bağlantıyı, olgu üzerinden kotarmış oluyor. Fakat, bunu yaparken, gene kendisince,
olguyu, fenomelojik bağlamda bir olguya gönderme yapmadığını; “fact” üzerinden
olana gönderme yaptığını düşünüyor. O zaman, neden daha basiti ve anlaşılırı
varken, “olgu”yu kullanıyor: Özetle, olgu terimdir
Dilimize de felsefe ile girmiştir.
İngilizcedeki “fact(vaka)” bin yıllardır vardır. Dil felsefenin terimle, üstelik
felsefik bir terimle başlaması kabul edilemez veya en azından felsefik vurgusu
yüksek bir sözcükle başlaması eleştiriye tabidir.
D.Özkan
1.1 Dünya olanların toplamıdır, şeylerin değil.
Böylece “olan”, hem bağlantıyı, hem de
şeyi içermiş olur. Gereksiz bir kısıtlamaya kendimizi mahkum etmemiş oluruz.
Çünkü daha henüz, olgu tanımlanmış değil. Olan, bir terim değil, bir “im”; ama
konunun jeneratörü.
* Heidegger,
Dil felsefesi üzerine öncelikle genel bir bilgi edinmek isteyenlere, Prof. Ali
Osman Gundogan’ın Dil ve Dil-Anlam İlişkisi adlı çalışmasını önerebilirim. http://www.felsefedersligi.com/FileUpload/op30412/File/ali-osman-gundogan-dil-ve-anlam-iliskisi.pdf
** Doğru
ifade Transkripsiyon (kodçeviri, kod geçiş), sözcüğü olmasına rağmen, bu
sözcüğün Türkçe kabul görmüş bir karşılığı olmamasından dolayı, “Türkçeleştirme”
ifadesini uygun buldum.. Wittgenstein da böyle düşünür, her dilin
kodifikasyonu, kripto edişi kendine özeldir.
Çeviri yaparsak, bağlamı yitirebiliriz.
*** Wittgenstein üzerine çevirileri
bulunan Doğan Şahiner, konu sözcüğünü, kısmen terimsel bulduğunu ifade etti… Konuyu, “üzerine konuşulan” olarak tanımlayan
biri olarak bu görüşe katılmamakla birlikte, isteyen olursa “konu” yerine, “sözkonu”su
kullanılmasına ses çıkarmayabilirim, o da okuyucunun zihninde, daha kolay bir
canlandırmaya yol açtığından dolayı. Kaldı ki, Aruoba da, Türkçeleştirdiği
çalışmanın önsözünde, rahatlıkla “konu” sözcüğünü kullanmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder